Didyma aslında bir antik kent değil, kutsal bir mahaldir. Miletos’tan gelen kutsal yol ile bağlantıya sahip Didyma bir kehanet Merkezidir. Milattan önce yaşayan insanlar büyü, fal ve kehanet gibi şeylere çok inanırdı. Bu inanç da onların yaşamlarını yönlendiren faktörlerden biriydi. Dinsel tapınmaları oldukça karışık ve değişkendi. Kendilerince her döngünün bir tanrısı olduğunu varsayıyorlardı. Mesela denizlerin tanrısı Poseidon, aşk tanrısı Eros, şarap tanrısı Dionysos, güneş tanrısı Apollon gibi…
Efsaneye göre, Tanrı Apollon bir gün Didyma yöresinde çobanlık yapan Brankhos'a rastlar. Onun saf ruhundan ve nazik yaklaşımından çok hoşlanan Apollon, ona kehanetin sırlarını öğretir. Öğrendiği tanrısal sırları insanlara aktarma amacındaki çoban Brankhos, bugünkü Apollon Tapınağı'nın bulunduğu yerdeki defne ormanı ve su kaynağının hemen yakınına tanrısı Apollon adına ilk tapınağı kurar. Zaman içinde Brankhos soyundan gelenler 'Brankhidler' olarak anılmıştır. Bu soydan gelenler çok uzun yıllar boyunca Apollon Tapınağı'nın yöneticiliğini yapmışlardır. Bundan dolayı 'Didyma' asırlar boyu; 'Brankhidai', yani Brankhidler Ülkesi adıyla da anılmıştır.
![]() |
Medusa |
Medusa kimdir? Medusa, Yunan mitolojisinde gözlerine bakanı taşa çevirdiğine inanılan yılan saçlı, keskin dişli, dişi canavar. Gorgon kardeşlerden tek ölümlü olandır. Bu yüzden insanların kahramanı Perseus tarafından öldürülebilmiştir.
Didim’in en önemli sembollerinden biri olan Medusa; Yunan mitolojisinde yeraltı dünyasının dişi canavarı olan üç Gorgona’ dan biridir. Bu üç kız kardeşten yalnızca yilan saçlı Medusa ölümlüdür ve kendisine bakanları taşa çevirme güçüne sahiptir. Bu sebeple Antik dönemde büyük yapıları ve özel yerleri kötülüklerden korumak için Medusa kabartmaları ve resimleri kullanılmıştır.
Medusa’ nın hayatı hakkında mitolojide birkaç değişik rivayet bulunmaktadır. Bu rivayetlerden elimize geçenlerin hepsini bu bölümde yayınlayacağız. Bütün Medusa rivayetlerinde ortak nokta Medusa’nın Perseus tarafından başının kesilerek öldürüldüğü ve Medusa’nın kanından Kanatlı at Pegasos ve Khrysaor doğmuştur.
Halicarnassos'da (Bodrum) doğan ve 'Tarihin Babası' olarak da anılan ünlü tarihçi Heredot’a göre, M.Ö.VII. yüzyılda Mısır kralı Necho ve Lidya Kralı Kroisos tarafından kutsal bir tapınağın bulunduğu Didim’e çok değerli armağanlar sunulduğu yazmaktadır. Bu arkaik tapınağın mimari yapısında, aşağı yukarı aynı dönemlerde yapılmış oldukları belirlenen Efes ve Sisam tapınaklarından etkilenilmiştir. Onun Efes'teki Artemis Tapınağı ve Sisam Adasındaki Heraion Tapınağı'ndan sonra, antik dünyanın üçüncü büyük tapınağı yapmaya yetiyordu.
M.Ö.494’de Apollon’un kutsal yeri Persler saldırıları sonucu yakılmıştır.
M.Ö.311’de tekrar canlanmaya ve mabet yeniden inşa edilmeye başlanır. Seleukoslar döneminde mabet planda değişiklikler yapılarak boyutları büyütülmüştür. Artemis, Zeus, Aphrodite mabetleriyle diğer bazı yapıların da bulunduğu inşaatın Roma devrinde de sürdüğü, mabet çevresinde ele geçen kitabelerden anlaşılmaktadır. M.S. 250’den önce mabet önemini yitirmeye başlamış ve M.Ö.III. ve II. yüzyıllarda da devam etmiş, hatta bir kısmı Roma döneminde yapılmıştır. Bütün bunlara rağmen tapınak ilk orijinal planlarına göre tam olarak bir türlü bitirilememiştir. Hıristiyanlığın yaygınlaşması ile zaten bitirilmemiş olan mabedin adytonuna bir kilise yapılmıştır.
Apollon Tapınağı en büyük yıkımı 1493 yılında tüm Ege coğrafyasını etkileyen büyük bir depremde yaşamıştır. Bu depremde büyük hasar alan tapınak, ilerleyen asırlarda kendi haline terkedilerek adeta bir harabe haline gelmiştir.
Antik Milet’in kutsal kapısından başlayan "Kutsal Yol" deniz kenarını takip ederek Didim’in Panormos (Mavişehir) limanına ulaşmaktaydı. Buradan sonra ise güneye doğru kıvrılarak Apollon Tapınağı önünde son buluyordu. Milet ile Apollon Tapınağı arasındaki yaklaşık 16,5 kilometrelik uzunluğa sahip olan Kutsal Yolun genişliği ise 5 ila 7,5 metre arasında değişiyordu. Kutsal Yol'un Apollon Tapınağı'na ulaşmadan önceki, yani Milet çıkışındaki ilk 5 kilometrelik bölümü Apollon rahip ve rahibelerine ait oturan insan heykelleriyle, yatan aslan ve (Mısır piramitlerinin girişleri gibi) sfenks figürleriyle süslenmiş ihtişamlı bir güzergah olarak inşa edilmişti.
Kehanet merkezi olarak yapılan Apollon Tapınağı, 85,15 x 38,39 metre ölçülerinde, çevresinde çift sıra sütun bulunan bir mabettir. Yanlarda 21 çift sıra sütun, ön yüzünde 8 ve arka tarafında 9 sütun sırası olacak şekilde tasarlanmıştır. Halkın ibadet amacıyla kullanacağı 'naos' adı verilen iç avluyu çevreleyen 104 sütun ve 'naos'ta bulunan 8 sütunla birlikte toplam 112 sütunu vardır. Kutsal avlu 17,5 metre yüksekliğinde bir duvarla çevrili olduğundan, dışarıdan bakıldığında üstü kapalıymış izlenimini vermekteydi.
Yorumlar
Yorum Gönder