Maalesef İstanbul’un bilinen iki tarih öncesi höyüğü olan İçerenköy ve Fikirtepe höyükleri inşaat çalışmaları, bina vs. arkalarında iz bile bırakılmadan yok olup gitmiş, burasıda nasibini almak üzeredir. Türkiye’de Paleolitik çağlardan Bizans’a kadar 400 bin yıllık insanın yerleşim serüvenine ait çok az rastlanacak kadar iyi korunmuş buluntularla en eski yerleşim yeri bu mağaralardır.
Bir keresinde meraktan veya maceradan olsa gerek birader ve yeğenim ile mağaraya demir parmaklıklar altından sürünerek giriş yaptık. Telefonlarımızın feneri ile yarım saat yol aldık. Birazda ürpertici bir havası vardı. Şarz bitimine karşı geri dönmek zorunda kaldık. Sanırım ucu kilometreleri almaktaydı.
Kâh dar alanlardan eğilerek geçtik, kâh geniş ve yüksek odalar ile karşılaştık. Bu yolların çok katlı geçiş sistemli olduğunu gördük. Yarasaların uçuşları, yerlerin ıslak ve kaygan oluşu, havanın farklılaşması bizi zorlayan sebeplerden bazıları oldu. En çok dikkatimizi çeken ise defineciler tarafından yüzlerce yerlerin onlarca metre kazmasıydı. Bu yüzden el feneri olmayan bir insanın girdiği taktirde çıkış şansının olması yok denecek kadar azdır.
Kâh dar alanlardan eğilerek geçtik, kâh geniş ve yüksek odalar ile karşılaştık. Bu yolların çok katlı geçiş sistemli olduğunu gördük. Yarasaların uçuşları, yerlerin ıslak ve kaygan oluşu, havanın farklılaşması bizi zorlayan sebeplerden bazıları oldu. En çok dikkatimizi çeken ise defineciler tarafından yüzlerce yerlerin onlarca metre kazmasıydı. Bu yüzden el feneri olmayan bir insanın girdiği taktirde çıkış şansının olması yok denecek kadar azdır.
Bu mağaranın yerini bir çok kişi bilmese bile genelde herkesin gördüğü ve tanıdığı bir yerdir. Yarımburgaz Mağaraları İstanbul’un yaklaşık 22 kilometre batısında, Küçükçekmece Gölü’nün 1.5 kilometre kadar kuzeyinde, Başakşehir İlçesi’nin Altınşehir semtinde bulunmaktadır.
Yarımburgaz Mağaraları tarihi yanı sıra Yeşilçam filmlerinin de mekanı olmuştur. Genel bakışta Anadolu'da çekildiği sanılan filmlerin bir çoğu İstanbul'da çekilmiştir. Birçok dizi ve film çekimleri yapılmıştır. Ancak dizi ve filmlere gösterdikleri özeni tarihe göstermemişlerdir. "Muhteşem Yüzyıl" dizisinin 43 ve 44. bölümleri, "Leyla ile Mecnun" dizisinin de bir bölümü, Sadri Alışık'ın "Ali Baba ve 40 Haramiler", "Küçük Ağa", Kartal Tibet'in "Tarkan Marsın Kılıcı", Cüneyt Arkın'ın "Kara Murat", "Dünyayı Kurtaran Adam", "Yor’un Öyküsü" gibi pek çok Türk sineması bu mağarada çekilmiştir.
Küçük Ağa filminde duvarlardaki tarihi freskler kazınarak yok edilmiş, Yorr’un Öyküsü filminde ise mağaraya büyük bir havuz yapılmış, daha sonra havuz dinamitle patlatılarak içindeki suyla birlikte arkeolojik dolgu malzemeleri de akıp gitmiştir.
Biraz tarihi hakkında bilgi verelim. Tarihi Bathonea Antik Kentinin tam karşısında ki Yarımburgaz Mağaralası, insanlık tarihinin 400 bin yıllık en eski yaşam alanıdır. Yakın tarihe kadarda Hristiyanlık dünyasının ibadet yeri olarak ta devam etmiş yani Bizans döneminde Şapel olarak kullanılmıştır. 1960'lı yıllarda ilk kez Şevket Kansu tarafından buralarda arkeolojik kazı çalışmaları yapılmıştır.
Ardından Mehmet Özdoğan ve Güven Arsebük gibi isimler buralarda çalışma yaptılar. Söz konusu çalışmalarda, günümüzden yaklaşık 400 bin yıl öncesine, kimi kaynaklara göre ise 800 bin yıl öncesine kadar arkeolojik buluntulara rastlanıyor. Burada aynı zamanda Neolitik dönem kültürlerinin Avrupa'ya aktarımı ile ilgili de önemli arkeolojik buluntulara rastlanıyor. İnsanlık binlerce yıl bu mağarayı barınak olarak kullanmış, aletler üretmiş, avlanmış, çoğalmış ve evrimini sürdürmüş. Mağaranın duvarındaki eski gemi resimleri buranın bir zamanlar deniz ticaretinin deposu olarak kullanıldığını da gösteriyor. Mağara duvarlarındaki çeşitli tekneresimleri, bazı bilim adamlarına göre, Tunç Çağı gemilerine benzemektedir
Ardından Mehmet Özdoğan ve Güven Arsebük gibi isimler buralarda çalışma yaptılar. Söz konusu çalışmalarda, günümüzden yaklaşık 400 bin yıl öncesine, kimi kaynaklara göre ise 800 bin yıl öncesine kadar arkeolojik buluntulara rastlanıyor. Burada aynı zamanda Neolitik dönem kültürlerinin Avrupa'ya aktarımı ile ilgili de önemli arkeolojik buluntulara rastlanıyor. İnsanlık binlerce yıl bu mağarayı barınak olarak kullanmış, aletler üretmiş, avlanmış, çoğalmış ve evrimini sürdürmüş. Mağaranın duvarındaki eski gemi resimleri buranın bir zamanlar deniz ticaretinin deposu olarak kullanıldığını da gösteriyor. Mağara duvarlarındaki çeşitli tekneresimleri, bazı bilim adamlarına göre, Tunç Çağı gemilerine benzemektedir
Mağara girişindeki bazı taş sıraları, burasının Helenistik ve Roma (MÖ 5 yy.- MS 5 yy.) dönemlerindede kullanıldığını göstermektedir. Yol yapımı ve İSKİ inşaatı sırasında mevcut kalıntılar aşırı tahrip olmuştur. Aşağı ve Yukarı mağaralarda ortak olan 1. tabaka ise Bizans dönemine aittir. Bizans döneminde Yarımburgaz büyük bir manastır kompleksi biçiminde düzenlenmiştir. Dış cephedeki duvar izlerinden ve tavandaki niş ve apsislerden buradaki Bizans Manastır hayatının büyüklüğü anlaşılmaktadır.
Maalesef Yarımburgaz Mağaraları harap halde. Yıllarca film ve dizi çekimleri ile tahrip edilen mağaralar, şimdilerde, madde bağımlılarının meskeni haline gelmiş durumda.
Yorumlar
Yorum Gönder