Güzel bir gün. Afyon merkeze araba ile beş dakikalık mesafedeki Ikbal termal otelindeyiz. Afyon merkeze doğru küçük bir gezi ve alışveriş yapmayı düşünüyoruz. Güzel bir kahvaltı ile yola koyulduk.
![]() |
Alıntı |
Afyon meydandayız. Meşhur Zafer (Utku) anıtı karşımızda. Arkasında ise muhteşem heybetiyle kartal yuvası gibi duran Afyonkarahisar Kalesi. Geçmişi Hititlere dayanan, Frigyalıların izlerini taşıyan efsanesi olan bir kale. Biraz resimleme yapıp Arkeoloji müzesini geziyoruz.

Arkeoloji müzesinde bölgedeki 40 kadar höyük, 20 kadar antik şehirden derlenen eserlerle, Kalkolitik, Eski Tunç, Hitit, Frig, Hellenistik,Roma ve Bizans devrine ait kazı çalışmaları sonucu bulunan eserler sergilemektedir. Ayrıca müzenin bahçesinde Herakles, İmparator Hadrion tipi kolossal (büyük) heykeller, İon, korinth tipi sütun başlıkları, üzerleri yazıtlı veya kabartmalı ve bölgenin tipik eserleri arasında olan “Kapı Tipi Mezar Stelleri”, pişmiş toprak lahidler ve çeşitli mimari eserler sergilenmektedir.

Afyonkarahisar'ın tarihi Osmanlı tarzı sokaklarını gezdikten sonra Kalenin dibindeki Selçuklu eseri Ulu Cami'ye doğru geçiyoruz. Afyonkarahisar’ın en büyük camilerinden birisi olan Ulu Cami, Anadolu Selçukluları döneminde (1272-1277) Sahipata Nusretiddün Hasan tarafından yaptırılmıştır. Kendi adı ile anılan mahallede kargir dört köşe kalın duvarlar üzerine toprak damlı iken, şimdi bakır kaplı çatı ile örtülmüş çatı beş sırada sekizerden kırk ahşap sütun üzerine oturtulmuştur



Ahşap yapılı iki binanın arasındaki dar sokaktan kaleye doğru yöneliyoruz. Geneli merdivenlerden olusan yokuşa dogru tırmanmaya başladık. Açıkcası bir haylide yorucu. Nihayetinde kaleye ulaşıyoruz.


Kale girisinde 12 - 13 yaşlarında iki çocuk bizi karşılıyor. "Abi kale hakkında bilgi verelim mi?" diyorlar. Tabiiki onları kulaktan dolma bilgiler ile dinledik. E nede olsa rehberlik yaptılar. Harçlık vermezsek olmaz. Resim çekeyim dedim kabul etmediler. 10 - 15 dakika sonra hava bulutlar ile kapandı. Hafif bir yağmur ama sonrası harkulade bir gök kuşağı.


Kalenin tam tepesine geldiğimizde manzara muhteşem. Afyon artık kanatlarımızın altında. Kale hakkında biraz bilgi verelim. 226 m yükseklikteki volkanik bir kaya kütlesi üzerinde yer alan Afyonkarahisar Kalesi, MÖ 1350 yılında Hitit İmparatoru II. Murşil zamanında, Arzava seferinde müstahkem mevki olarak kullanılmış ve Hapanuva adını almıştır. Kale, Bizans ve Selçuklular zamanlarında da önemli çarpışmalara sahne olmuştur. Kalenin zirvesinde MÖ 1200-700 tarihleri arasında Anadolu’da yaşamış olan Frigler dönemine ait kültür izlerine rastlanmakta olup, Ana Tanrıça Kybele’ye adanmış birçok tapınma yeri ile 4 adet büyük sarnıç (su çukuru) bulunmaktadır. Surları, Selçuklu Sultanı Alâaddin Keykubat zamanında kale dizdarı olan Mimar Bedrettin Gevhertaş tarafından 1235 yılında onarılmış, ayrıca kaleye küçük bir mescit ile yanına saray yaptırılmıştır. 1573’te Osmanlı Sultanı II. Selim’in emriyle Mahmut Bey tarafından burçları, sarnıçları ve kulesi tekrar onarılmıştır.


Kaleden ayrılarak Özdilek Tesislerinde alışverişimizi yapıyoruz. Sonrasında Afyon Cumhuriyet Şehitler anıtına geçiyoruz. Biraz resimleme sonrası otele geri dönüyoruz.







Osmanlı Devletinin son dönemlerinde Sehir merkezi kale çevresi civarındaki Ermeni yerlesim yerlerininin bir resim karesi
Bir başka kayıp şehirde buluşmak üzere
Bir başka kayıp şehirde buluşmak üzere
Önceki ve sonraki Gezilerim
Yorumlar
Yorum Gönder